Müzik ve Yaratıcılık
Müzik, yaşantılarımızda sürekli olarak bize eşlik eden; biz istesek de istemesek de daimî olarak maruz kaldığımız bir öğedir. Bir film seyrederken, dans ederken, spor yaparken bazılarımız ders çalışırken veyahut ev işi yaparken pek çoğumuz fonda bir müziğin var olmasını isteriz. Bunun başlıca sebebi olarak bilim insanları günümüz toplumlarında giderek artan bireyselci tutumu göstermektedirler.
Müziğin neredeyse insanlık tarihi kadar eski bir geçmişi olduğu bilinmekte. Uzmanlar müzikle insan zihni arasındaki bağıntıyı sıklıkla farklı metotlar aracılığıyla incelemektedirler. Son yıllarda en çokta üzerine düşülen konu “ Müzik ve Yaratıcılık ”.
Yaratıcılık dediğimiz kavram toplumların gelişmesinde, ilerlemesinde ve kalıcı olmalarındaki mihenk taşı diyebiliriz. Ancak şu an kabul edilen bir gerçek var, o da günümüz toplumlarının neredeyse tamamında ciddi bir yaratıcılık krizinde olmamız.
Müzik ve Yaratıcılık konusunda tüm akademik kaynaklarda buluşulan ortak bir payda var ki yaratıcılık geliştirilebilir bir özelliktir. O da dinlenilen müziklerin kesinlikle bağlantılıdır. Sydney Teknoloji Üniversitesi’nden Sam Ferguson ve Radboud Üniversitesi’nden Simone Ritter’ın geçtiğimiz aylarda yaptığı araştırmalar resmi sitelerinde yayımlandı. İnceleme fırsatımız oldu.
Bahsetmek gerekirse:
155 denek üzerinden yapılan bu araştırmada en temelde gözlenen üç unsur direkt göze çarpıyor ki bu unsurlar da zaten Müzik ve Yaratıcılık yazımızı destekler nitelikteler.
- Neşeli müzik dinlemek insanı içinde bulunduğu durumu göz ardı etmeksizin çok daha kapsamlı, daha akılcı düşünmeye ve daha fazla hayal kurmaya teşvik ediyor.
- Tüm seslerde izole bir ortamda yapılan deneyde, deneklerin günlük hayattaki problemlerine daha mantıklı çözümler ürettikleri gözlemlendi.
- Hüzünlü, depresif ve sakin müziklerde ise beyinde hiçbir değişim olmadığı gözlemlendi.
Bu gözlemler neticesinde Müzik ve Yaratıcılık bağıntısında yalnızca müzik dinlemenin değil, dinlenilen müziğin türünün de yaratıcılığımızı geliştirmemizde etkisi oluyor. Ancak bir ayrıntıya odaklanmamız gerekirse neşeli müzikler dinleyen bireyler gelecek hakkında sağlıklı kararlar alabildiler.
Evet ama içinde bulundukları ve deneklere sunulan yapay problemlerin çözümünde yeteri başarıyı sağlayamadılar. Bu da demek oluyor ki zihnimizi güçlendirmemizde, hayal kurmamızda neşeli müzikler oldukça işlevsel oluyorken; sakin, melankolik veya hüzünlü müziklerin pozitif bir katkısı olmuyor. Aynı zamanda da halen daha temel problemlerimizi çözmemizde sakinliği ihtiyaç duyuyoruz.
Özetlemek Gerekirse
Günlük hayatımızda çokça bunaldığımızda, bir şeyler üretmemiz gerektiği ama tıkandığımız zamanlarda yani yaratıcı düşünceye ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda müzik bizim için ulaşılması oldukça kolay bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor. Artık müzik dinlemek size yetersiz geliyor ve icra etmek istiyorsanız da kırka yakın enstrüman seçeneğimiz ile, tecrübeli eğitmen kadromuza danışarak müzik zevkinize göre eğitim almaya Galata Sanat Merkezin’de başlayabilirsiniz.
Müzikli Günler!
Etiketler; prodüksiyon kursu istanbul, prodüksiyon kursu ankara, prodüksiyon kursu izmir, prodüksiyon kursu çanakkale, prodüksiyon kursu nedir, herkes prodüksiyon yapabilir mi, prodüksiyon dersi, prodüksiyon eğitimi